Başarı, pek çoğumuzun hayatının merkezine yerleşmiş durumda. Başarının tanımları ve sınırları konusundaysa farklı indirgemeler ve dayatmalar söz konusu. İşin acı tarafı ise bu dayatmaların kabullerimiz hâline gelip bize zarar vermeye başlaması. Bu konuda farkındalık kazanan insanların sayısı her ne kadar artmış olsa da sınırların ve şartların daha da keskinleşmesi sebebiyle zarar gören insanların farkındalık kazanıp sıyrılabilen insanlara oranı muhtemelen hâlâ çok daha fazla. Şimdi dilerseniz başarılı olmaya ve muhtemel zararların neler olduğuna bir göz atalım.
Öncelikle “başarılı insan” diyebileceğimiz kişiden neredeyse hayatının her alanında başarılı olmasını bekliyoruz. Örneğin Nobel ödüllü bir profesörün evinde, sosyal hayatında, kendi bedeni konusunda, hayat düzeninde, davranışlarında, alışkanlıklarında, kısacası kişiyi ilgilendiren ve aslında özel yaşamını da etkileyen birçok konuda neredeyse kusursuz olmasını bekliyoruz, olmazsa sert bir şekilde eleştiriyoruz ve başarısını gölgeliyoruz. Tabii ki insan, bir bütün olarak insani ilişkilerinde de üzerinde uzmanlaştığı konu gibi iyi ve örnek olmaya gayret etmeli. Mesela kaba davranışlar sergileyen iyi bir sporcudan insanlar çekinebilir ve onu tasvip etmez. Aslında birlikte yaşamak için ve ismi duyulan insanların topluma mal olup farklı kesimlerce örnek alınması sebebiyle tasvip edilmemesi de gereken bir durumdur bu. Fakat bunu insani boyutlarda tutmayıp neredeyse mükemmeli beklemek ve hayatın her alanında söz gelimi “başarılı” olmalarını istemek pek de insani olmayan bir durum ne yazık ki. Bunlara ek olarak belirli bir konuda başarılı olan bazı insanların sosyal hayatta başarılı olmasının umursanmadığı durumlar da mevcut. Bu farklılaşmada toplumsal cinsiyet rollerindeki farklılıkların etkili olması ihtimal dahilinde. Mesela kadınların hem işlerinde hem evlerinde hem bedenlerinin görünümünde, varsa çocuklarını yetiştirme şekillerinde hem de topluma uyum sağlama konusunda çok daha mükemmel olmaları beklenir. Bunca şeyi aynı anda yüklenip taşımak ve en azından bir veya ikisini en sağlam şekilde taşımak, başarılı olmak fakat diğer konularda vasat, ortalama olmak bile yetersizlik hissine yol açabiliyor. Bahsi geçen hâliyle yetersizlik hissinin mutsuzluğa götürmesinin yanı sıra, her konuda gerçekten başarılı bile olunsa amaca ulaşmanın verdiği boşluk ve anlamsızlık sancıları, bu başarıyı sürdürme telaşı farklı stres sebeplerindendir.
Başarılı insanların sıkıntısından söz ettik, şimdi biraz da “başarısız” diye adlandırdığımız geniş kitleyi konuşalım. Belirli şeylerin başarı sayılması sebebiyle geriye kalan alanlarda faaliyet gösteren insanlar maalesef başarısız olarak görülüyor. Burada göz ardı edilen en önemli düşünce herkesin farklı alanlarda hayata katkı sunabileceği gerçeği. Herkesin yeteneği, kapasitesi, zevklleri ve beklentileri farklı olabilir. Bu farklılıklar aslında dünyadaki varlığımızı sürdürme konusunda da öneme sahip. İnşaat işçisi olmak, tarımla uğraşmak, çoban olmak hor görülen ve başarılı insanlar sınıfına dahil edilemeyen örneklerden. Hem bu alanlardan yüksek kalite bekleyip hem de bu alanlara yönelecek insanlara diğer mesleklerden kaçan, başarısız ve amaçsız insanlarmış gibi davranmak büyük bir çelişki. Bu alanları seçen insanların keyifle iş yapmasını, benlik algılarını ve işin kalitesini de ciddi derecede tahrif ediyoruz. Mutlu olmaları ancak daha şaşaalı işler “başarmaları” sonucu olmalı gibi bir tavır içerisinde olup bunu onlara da yansıtıyoruz. Daha zor yolu seçip onu başarırsak kıymetliyiz, bunun dışında değersiz ve gereksizmişiz gibi algıların etkisini bu konuda görmek mümkün. Başarı kıstası saydığımız şeyleri elde edince sanki mutlu olacakmışız gibi davranıyoruz. Ki mevcut “başarıya giden yol”da olup yavaş giden, farklı sokaklara sapan, yeni şeyler deneyerek yürümeyi tercih eden insanlara da baskı uyguluyoruz; hayatın herkes için farklı ilerlediğini göz ardı ederek. Başarı herkesin temel hedefi hâline gelip belirli şeylerin ancak başarılı insan tanımına uyması
durumundaysa herkesin başarının gerektirdiği zorlu şartlara katlanacak gücünün olmaması sebebiyle belli bir amaç doğrultusunda kendilerini paralayan, meslek değiştiren ya da kendini o kalıplara uyduramayıp başka hiçbir şekilde hayatta yer edinip değerli olamayacağı kabulüne bürünüp hiçliğe sürüklenen birçok insana şahitlik ediyoruz. Dolayısıyla, başarının bir amaç hâline gelmesi; hem başarı kalıbına uyan hem de başarısız diye adlandırılan insanlara farklı şekillerde ciddi zarar veriyor, diyebiliriz.
Referanslar
Kelly, V. (2019, February 5). Obsessed with success. Vicky Kelly Coaching. https://www.butterflyeffectcoaching.co.uk/blog/obsessed-with-success-2
Nateswinehart. (n.d.). Naterade. Tumblr. https://www.tumblr.com/nateswinehart/74656193460/ha-ha-seriously-tho?source=share