1500’ler Avrupa’sında Kadın Üstünlüğü

Eski zamanlar Avrupa’sı dediğimizde kadınlar hakkında aklımıza ne gelir? Kadınların cadı olarak görülmesi, yakılması, haklarının olmaması, aşağılık görülmesi vesaire. Özellikle de Orta Çağ Avrupa’sının kadın düşmanlığı. Hristiyanlıktaki yorumlamalarda da kadınların görevlerinden, erkeklerden aşağıda olmalarından bahsedilir. Erasmus programıyla aldığım bir derste bu soru bana sorulduğunda en azından benim aklıma bu düşünceler gelmişti. Konumuz, modern dönem öncesi kadınlardı.

O zamanlar kadınların ne kadar aşağı görüldüğü düşüncesi kafama saplanmış kalmış, aklıma hiç savunucuları olduğu düşüncesi gelmemişti ama biz derste bu dönemlerde yaşayan bir insandan bahsettik. Hristiyanlığa göre kadınların savunmasını yapan bir yazar, felsefeci, doktor ve asker: Heinrich Cornelius Agrippa.
Agrippa Hristiyanlıkta kadınların aşağıda olduğu düşüncesini çıkaran öğretileri farklı bir şekilde yorumlayarak kadınların aslında eşit olmaktan da ziyade üstün oldukları düşüncesini savunuyor. Bu düşüncelerini yazdığı kitabın Türkçe çevirisi yok ama İngilizce çevirisinin adı “Declamation on the Nobility and Preeminence of the Female Sex”tir.Agrippa’nın savunması bana çok ilginç geldiği için burada da sizinle paylaşmak istedim.
Bana en ilginç gelenle başlamak istiyorum, kadınların yaratılış sırasındaki üstünlüğü. İncil’de evrenin yaratılışını anlatan kısımda Havva en son yaratılıyor. Agrippa yaratılışın Havva ile son bulmasının nedenini Tanrı’nın mükemmeliyete ulaşmasına bağlıyor çünkü neden Tanrı büyük ihtişamlı işini (yaratılışı) mükemmel olmayan bir şeyle tamamlasın? Buna ek olarak Havva’nın yaratılışının şekli ve materyali de Agrippa’nın farklı yorumladığı bir durum. Erkek, topraktan bir hayvan gibi yaratılıyor ama kadın, topraktan çamurdan değil Tanrı tarafından Adem’in kaburga kemiğinden yaratılıyor. Adem’in yaratıldığı materyal cansız, kirli ve pis, fakat Havva temizlenmiş saf bir materyalden yaratılıyor. Agrippa’ya göre kadının erkekten üstün olduğu konusunda, kadın ve erkeğe verilen isim de gözden kaçmamalı çünkü dinde verilen isimlerin anlamlı olduğunun ve temsil edildiğinin altını çiziyor. Erkeğe, yeryüzü/dünya anlamına gelen “Âdem” (Adam) ismi verilirken kadına hayat olarak anlamlandırılan “Havva” (Eve) ismi veriliyor. Agrippa burada açıkça hayatın yeryüzünden üstün olduğunu da vurguluyor.
Kadınların üstünlüğünden bahsedilen başka bir konuya ise Agrippa kitabında bir soruyla başlıyor: İnsanlığın üremesinde doğanın kadını erkeğe tercih ettiğini görmezden mi gelmeliyiz? Burada fikrinin alıntısını ise İbn Sina’dan yaptığını gösteriyor. Kadın tohumunun fetüse besin, su ve hayat sağlaması; erkeğinse küçük bir katkısı olması gerçeğini göz ardı mı etmeliyiz? Annelere baktığımızda çocuklarını babalarından daha çok sevmelerinin en büyük sebebi kendilerini onlarda görmeleridir belki de. Kısacası, hayat kadından geliyor, diyor.
Adem’le Havva’nın cennetten kovulmasını da Agrippa’nın kitabında görüyoruz. Ben burada okumadan önce kafamda sadece Havva’nın yasaklı meyveyi yediği için suçlu olduğu düşüncesi vardı. Agrippa bu konuyu da farklı bir şekilde ele alıyor. Meyvenin yasaklı olması ve kurala dönüşmesi, Havva yaratılmadan önce Tanrı tarafından Adem’e söyleniyor. Tanrı Havva’yı yasaklı meyveyi yediği için değil, Âdem’e verdiği için cezalandırıyor ve burada kadın, şeytan tarafından ayartılıp cehaletiyle bunu yapıyor ama erkek tüm bilgisiyle günah işliyor. Agrippa, buna ek olarak ilk erkeğin kibirli günahını alçak gönüllülükle telafi etmeye gelen İsa Mesih’in de erkek olarak dünyaya geldiğinin vurgusunu yapıyor. Çünkü kadın değil, erkek yüzünden cezalandırıldık; bu yüzden de Tanrı bu günahın kefaretini aynı cinse yüklemiştir, diyor.
Son olarak Agrippa’nın eşitlikle ilgili değindiği bir nokta da ruhlarımızdır. Cinsiyet farkı, sadece üremenin çeşitlilik gerektirdiği farklı vücut parçalarından ibarettir ama her erkek ve her kadına cinsiyet farklılığının etkilemediği özdeş ruhlar verilmiştir, diyor. Herkesin tekrar yaşama döndüğünde meleklere benzer olacağını, yani cinsiyetlerinin işlevlerini yerine getiremeyeceğini; bu nedenle de ruhun doğası sebebiyle bir cinsiyetin diğerine üstünlüğü olmadığını söyleyerek ruhların eşitliğinin altını çiziyor.
Agrippa’nın görüşlerinin bana ilginç gelen kısımlarını burada sizinle kısaca paylaştım. Hep duyup bildiğim şeylerin farklı bir bakış açısından yorumlanması benim her zaman ilgimi çekmiştir. Eğer bu konu sizde de merak uyandırdıysa kitabını okumanızı öneririm.
Kaynakça
Agrippa, H. C. (1529). Declamation on the Nobility and Preeminence of the Female Sex. Chicago Üniversitesi.
Michelangelo Buonarroti. (1509-1510). The Fall and Expulsion from Garden of Eden. The Sistina Şapeli, Vatikan.