ÇIKIŞ

Bazen bir şeyleri terk etmek zordur. Gitmek ve kalmak arasında kalırsın. Yolun sonunu göremezsin. Adım atarsın ama bastığın zemin belirsiz gelir, aynı bir bataklık gibi. Kalmak batmayı göze almak, gitmek ise arkanda bıraktıklarını yok etmektir. Kendini var eden anıları terk etmekten, o cesareti bulmaktan korkarsın. Bazen bir şeyleri terk etmek zordur. Zihnin seni kandırır; sana eskiden sevdiğin bir görüntü sunar ve onun hâlâ aynı olduğunu düşündürür. Bir anı kümesinin içerisinde, geçmişin güzel olduğunu hayal etmeyi seçersin. Gerçek, senin ona yüz çevirdiğin yerde beklemeye devam etse de.

Bazen bir şeyleri terk etmek zordur.
Daha önceden sevildiğini bildiğin bir şeyin yokluğunu kabullenmek başa çıkılabilir gelmez. Onun yokluğuyla, yokluğun yaratacağı boşlukla, o boşluğun getireceği huzursuz duygularla, o şeyin ölme ihtimaliyle yüzleşmek imkânsız bir hâl alır.
Bazen bir şeyleri terk etmek zordur. Hele bu sadece seninle değil, sensiz de mevcutsa birbirinizin gidişini izlemek hiç de kolay değildir. Onun sensiz de var olabileceğini görmek, her şeyin geçici ve kaybolan bir parçası gibi hissettirir. Seninle olan her şeyin, seninle kaybolan bir hatıra olarak yaşadığı bir alan kalır.

Bazen bir şeyleri terk etmek zordur. Çünkü terk etmek sadece fiziksel bir kopuş değil; eski seni de geride bırakmak anlamına gelir. Yeni senin sorusu üzerine çöker. Yeniden inşa etme fikri ürkütücü gelir. O eski temel kırılmış ve hatta paramparça olsa da sen artık tam olamasan da.

Bazen bir şeyleri terk etmek zordur. Senin için “çalışmayan” durumları ve bazen kişileri arkanda bırakamazsın. Her ne kadar oralarda bir yerlerde, belki de adını koyamadığın bir his, kendine dillendiremediğin bir düşünce de olsa onu görmezden gelmeyi öğrenmişsindir bile. Durgunluğu stabil hâle getirmeyi öğrenmişsindir. Oysaki, dengeyi korumaya çalışırken dengeyi bulmayı unutmuşsundur.
Bazen bir şeyleri terk etmek zordur. Toksik olduğunu bile bile alıştığın zararla kalmayı tercih edersin. Bildiğin acı, bilmediğinden daha çekici, daha kolay gözükür. Onları görmezden gelir ve daha kötüsü kabullenirsin. Acıyı bağışlar, başka yaralara göz yumar; kendin susturmaya alışırsın.

Bazen bir şeyleri terk etmek zordur. Başkaları ne düşünür diye sorarken bulursun kendini. Diğerlerinin gözleri, senin gözlerin olur. Bağımsızlığını ve özgürlüğünü, var oluşunu ve

olamayışını başkalarına teslim edersin. Olması gerekenden uzaklaşmamak adına.
Bazen bir şeyleri terk etmek zordur. Çünkü bu, sadece bir eylem değildir; bir yüzleşmedir. Geçmişte seni olduğu hâlde kabul eden anılarla, artık senin için var olmayan gerçekler arasında sıkışıp kalırsın. En nihayetinde, yüzleşme yerine görmezden gelmeyi bir zafer gibi yaşamayı öğrenmişsindir ruhunu kemiren sessiz bir kabulle. Bazen bir şeyleri terk etmek zordur. Terk etmek ve kalmak arasındaki fark, belki de yalnızca bir anlık farkındalıkla kaybolur. Belki her adım bir kayıp, belki de her kayıp başka bir şeyin yalnızca başlangıcıdır. Hiçbir zaman tam olarak bilemeyeceksin. Sadece bu acının sonuna kadar var olması gerekir, belki de öylesine.
