ALİCE HARİKALAR DİYARINDA: BİR GARİP SENDROM
Dünyanın en ilginç 7. Hastalığı olarak nitelendirilen, adını Lewis Carol’un yazdığı ve hepimizin büyük bir hayranlıkla filmlerini izlediği Alice Harikalar Diyarından alan bu sendrom ilk kez psikiyatrist John Todd tarafından gözlemlenmiştir. Bazı kaynaklarda Todd Sendromu olarak da geçer.
Kaderin cilvesi olacak ki eserin yazarı olan Carrol’ın da migreniyle eş zamanlı giden sendromun semptomları bulunduğu bilinmektedir. Sendromun fizyolojik olarak sebebine baktığımızda, gözlerle beyin arasındaki sinyallerin tam olarak çalışamamasından kaynaklandığı bulunmuştur. Sendromun sonucunda nörolojik olarak gözlemlenebilen bir görüş bozukluğu ortaya çıkar. Migren belirtilerinin en belirgin olduğu bu hastalıkta hasta, onun için şaşırtıcı ve korkutucu olan bir dünyada yaşadığını içeren halüsinasyonlar ile yanıltıcı sanrılar sebebiyle akıl sağlığını yitirdiğini düşünebilir. Belirtilerin başını, kendi vücut şeklinde farklılıklar görmek, özellikle el ve ayak gibi uzuvları olduğundan çok daha büyük görmek çeker. Bu büyüklük algısında ki bozulmalar sadece kişinin kendi bedeniyle sınırlı kalmayıp mobilyaların ve çevre eşyaların büyüklüğü, kapalı mekanların yer ve tavan seviyelerindeki orantısızlıklar, gidilen bir mesafenin gerçek uzunluğunda yanılmalar şeklinde de görülür. Sadece boyutsal olarak değil dokunma ve işitme duyumlarında da zorluklar ve yanılsamalar yaşadıkları gözlemlenir. Örneğin bu sendromda bulunan bir birey yürüdüğü bir asfaltın lastik gibi yumuşak olduğu hissine kapılarak yürümeyi reddedebilir, dokunduğu bir nesnenin ne olduğunu tanımlama ve algılama konusunda güçlükler yaşayabilir. Algılarında net olarak gözlemlenen bir başka bozukluk ise zaman algılarıdır. Zaman algıları bireysel olarak hastalığın gidişatına göre farklılık gösterir. Kimi hasta için zaman çok hızlı akarken kimi için çok yavaş akar veya bu belirtiler aynı anda bir hastada görülüyor olabilir. Belirtiler genel olarak ışığın ve sesin azalmasına bağlı olarak gece görülür. Her hastada belirtilerin tamamı görülmezken bazılarında belirtilerin birden fazlası aynı anda gözlemlenebilir. Genel belirtiler mikropsi, makropsi, telopsi, hareket asimetrisi vb. dir.
Hastalığın etiyolojisine baktığımızda migren, psikoaktif ilaçların sık kullanımı, beyin tümörü ve bazı virüsler görülür. Bazı kaynak ve uzmanlara göre ise sendrom, başka hastalıkların değişik bir belirtisi olarak gözlemlenir. Küçük çocuklarda daha sık gözlemlense de sendromun belli bir yaş veya cinsiyete bağlı olduğuna dair bir sonuç bulunmamıştır. Genelde çocukluk döneminde başlayıp 20’li yaşlarda kaybolur ama nadiren de olsa 20’li yaşlardan sonra da sendrom kendini gösterebilir.
Hakkında hala çok az bilgiye sahip olduğumuz ve gerçek üstü bir roman gibi gelen bu sendromun henüz bilinen bir tedavisi olmayıp erken tanı ile bazı önlemler alınabileceği düşünülmektedir. En belirgin gözlemlenen belirticinin migren olması nedeniyle bu önlemler de migren tedavisinde kullanılan uygulamalara benzerlik göstermektedir. Belirtileri her ne kadar tehlikeli olmasa da halüsinasyonlar ve yanılsamaların derecesine ve sıklığına bağlı olarak hastalarda şaşkınlık, korku krizleri ve dehşet duyguları gözlemlenebilir. Bu noktada uzmanlar danışanlarına psikolojik destek gruplarına veya bireysel terapi hizmetlerine katılmalarını önermektedir.