Psikoloji

Neden Unuturuz? : Hafıza

Hiç anahtarlarınızı koyduğunuz yeri hatırlamakta zorlandınız mı ya da arabanızı nereye park ettiğinizi? Veya yerinizden bir iş yapmak için kalkıp ne için kalktığınızı hatırlayamadığınız oldu mu? Unutkanlık, hepimizin sıkça yaşadığı bir durum. Peki, beynimiz neden unutur, hiç merak ettiniz mi? Cevabınız evetse doğru yerdesiniz. Gelin beynimizin gizemli dünyasına ufak bir yolculuk yapalım. Ancak unutmak konusuna girmeden önce hatırlamak konusuna göz atmak gerekir. Yazımızın bu kısmında hafızayı ele almak bu sebeple en doğrusu olacak.

Hafıza Nedir?

Konuya önce hafıza veya diğer adıyla bellek nedir ve türleri nelerdir kısa bir tanımla başlayalım. Hafıza (bellek), bilginin edinilerek depolanması ve saklanması, gerektiğinde geri getirilmesiyle kullanılmasını sağlayan zihinsel süreçler bütünüdür. Kısaca hafızadan geçmişte edindiğimiz bilgi ve deneyimleri kaydetme, depolama ve hatırlama becerisi olarak bahsedebiliriz. Hafıza, yani bellek bu kadarla sınırlı değil tabii ki. Atkinson ve Shiffrin’in (1968) modeline göre hafıza birbiriyle bağlantılı 3 aşamadan oluşur:

Duyusal bellek, Kısa süreli bellek, Uzun süreli bellek.

Çevreden aldığımız sürekli uyaran ve bilgi akışı, çok kısa süreli olarak duyusal belleğe kaydedilir. Duyusal bellek, ilk aşamada edinilen geçici izlenimlerden oluşmakta diyebiliriz. Buna örnek olarak yanan bir mumun alevine bakıp ardından gözlerimizi kapattığımızı düşünelim. Gözlerimizi kapattığımız anda mum alevinin kafamızda anlık olarak canlanması duyusal bellek için güzel bir örnektir. Bu aşamadan sonra daha dikkat edilmiş olan uyaranlar, kısa süreli bellek ve diğer türü olan çalışma belleğine aktarılır. Kısa süreli bellek için örnek verecek olursak birinden telefon numarasını istediniz ve kaydedeceksiniz zihninizde o anlık unutmamak için tekrarlamanız ve akabinde numarayı yazmanız kısa süreli bellekte o bilgiyi depolamanız sayesindedir. Çalışma belleği ise bilginin hem geçici olarak depoladığımız hem de işleme geçirdiğimiz kısmıdır. Çalışma belleğindeki bilgiler de geçici ve kısa sürelidir çünkü çalışma belleği işlem odaklıdır. İşlem bittiğinde oradaki bilgileri de hatırlamamıza gerek kalmaz. Örneğin markete gittiniz ve arabanızı otoparka bıraktınız, oradan çıkarken arabanızı bulmanız sonrasında bunu hatırlamanıza gerek olmadığından bu bilginin hafızanızda depolanmaması çalışma belleğinin işlemesine bir örnektir.

Gelelim uzun süreli belleğe, burada bilgiler sınırsız ve kalıcı olarak depolanır. Uzun süreli belleğin tek parçalı bir yapıdan oluşmaması, burada farklı nitelikteki bilgilerin depolanması, kodlanması ve geri çağırılması süreçlerinden uzun süreli belleğin diğer türleri sorumlu kabul edilir. Uzun süreli belleğin kendi içindeki sınıflaması şu şekildedir:

  1. İfade edilebilir bellek:
    1. Semantik (anlamsal) bellek
    1. Episodik (anısal, otobiyografik) bellek
  2. İşlemsel bellek

Bilgilerin bu belleklerde nasıl kodlandığına gelin birlikte bakalım. İfade edilebilir bellek, anlamsal ve otobiyografik bellek olmak üzere iki parçayı kapsar. Bilgiyi bilinçli bir şekilde hatırlamayı içerir. Anlamsal (semantik) bellek, dünyaya dair kurallar, kavramlar ve genel bilgilerin depolandığı bölümdür. Günlük hayatımızdan örnek verecek olursak Türkiye’nin başkentinin Ankara olduğunu veya muzun meyve kategorisinde olduğunu bilmemiz anlamsal belleğimizin depolamasındadır. Anısal (otobiyografik) bellek ise liseye başladığınız ilk gün, hayatınızdaki en mutlu anınız, hayatınızın en kötü günü gibi kişisel yaşam olaylarınızı içerir. Burada depolanan deneyimlerimiz belirli bir yer veya zamanda geçer. Örneğin geçen yaz tatilde nereye gittiğinizi hatırlayabilmek, ilk defa okulda gösteri yaptığınız günü hatırlayabilmek.

            İşlemsel bellek, psikomotor becerilerimize dayanan ve gerçekleştirmek için bir dizi işlemi hatırlamamız gereken bellek türüdür. Günlük hayattan birkaç örnek verecek olursak araba kullanmak, yüzmek, kafede kahve içmek gibi eylemleri yapabilmemiz uzun süreli bellekte depolanmış ve nasıl yapılacağını öğrendiğimiz bu davranışları gerçekleştirmemizle mümkün olmaktadır.

            Öğrenmenin temelini, bilgilerin çalışma belleğinde tutularak işlenip organize edilmesiyle uzun süreli belleğe geçmesi olduğunu bazı çalışmalar öne sürmüştür (akt. Calapoğlu, 2008). İnsanların hayatları boyunca çevreleriyle kurduğu ilişkiler bilgilerinin kullanılarak kalıcı hâle gelmesini ve uzun süreli belleklerinde tutulmasını sağlar. Dünyayı nasıl algıladığımız, neyin iyi neyin kötü olduğuna karar verebilmemiz, 10 yıl önce depoladığımız bir bilginin -örneğin sınıf arkadaşınızla tekrar karşılaştığınızda kim olduğunu hatırlamanız- geri çağırılması gibi tüm bu işlemler uzun süreli belleğinizin sıkı çalışması sonucudur.

            Konumuzun ilk aşaması olan hatırlamayı bu şekilde ele aldık. Belleğimizin hayatımızın büyük bir kısmını kapladığını gördük. Bundan sonraki konumuzda birçok şeyi depolayan beynimizin neden unuttuğuna değiniyor olacağız.

Kaynakça

Abay, E. Ve Çalıyurt, O. (1995). Psikiyatri’de bellek. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi. 12(1, 2, 3), 261- 265.

Amado, S. (2022). Bellek. TÜBİTAK. https://ansiklopedi.tubitak.gov.tr/ansiklopedi/bellek#:~:text=Bilginin%20edinilmesi%2C%20depolanarak%20saklanmas%C4%B1%20ve,esnas%C4%B1nda%20kullan%C4%B1lan%20zihinsel%20s%C3%BCre%C3%A7ler%20b%C3%BCt%C3%BCn%C3%BCd%C3%BCr. Calapoğlu,M, ve ark. (2008). Uzun süreli bellek ve öğrenme. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Journal of the Institute of Social Sciences. – (2), 251- 262.

Daha Fazla Göster

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu