PsikolojiSağlık

Nedir Bu Psikolojik Bozukluklar

Son birkaç yıldır herkes psikolojisinin ne kadar bozuk olduğundan bahsediyor. Depresyonda olunduğunun söylemesi de çok popüler. Depresyona girilip çıkılması çok kolaymış gibi herkes iyi olmadığını dile getiriyor. Peki ya depresyon gerçekten çok ciddi bir psikolojik bozukluk ise? Sadece depresyonla değil de daha başka psikolojik bozukluklar ile uğraşan insanlar da varsa? Psikolojimiz bu kadar kolay bozulabilen bir şey mi? Bu yazımda psikolojik bozukluk belirtilerini ve yaygın türlerini ele alarak yukarıdaki sorulara cevap arayacağız.

Günümüzde, dünya nüfusunun yarısına yakın bir kısmı psikolojik bozukluklardan muzdarip bir şekilde hayatlarına devam etmeye çalışıyor. Bu bozukluklar, birçok farklı semptom ve belirtiyle kendini gösterebiliyor ve kişilerin yaşam kalitelerini ciddi manada etkiliyor. Bu bozukluklardan en yaygın olanları şu şekildedir: Depresyon, anksiyete bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk, şizofreni, yeme bozuklukları, bipolar bozukluk ve borderline kişilik bozukluğu. Bu bozukluklardan bazılarını ele alıp inceleyelim.

  1. Depresyon: En yaygın olan ruhsal bozukluklardan biridir. Yukarıda da belirttiğim gibi kendimizi “depresyonda” olarak ifade ettiğimiz genel olarak geçici bir mod düşüklüğü olabilir. Depresyon, tam tersine kısa süreli bunalımlardan çok daha ağır ve farklı bir durumdur. Belirtileri genelde üzüntü ve hüzün halidir. Kişi bu duygularla birlikte kendini suçlar, özgüveni ve kendine olsan saygısı düşüktür, iştahta değişim söz konusudur, yorgunluk hissi, yataktan dahi çıkamamak kadar hareketlilikte düşüş, tekrarlayan ölüm ve intihar düşünceleridir. Öfke patlamaları ve dikkat toplamada güçlük depresyon ile birlikte gelir. Peki, neden kişi depresyona girer? Bunun nedeni çoğu ruhsal bozuklukta olduğu gibi kalıtsal nedenler ve aynı zamanda kişinin yaşanmışlıklarıdır. Bu durumlar dışında hamilelik, tiroit sorunları ve menopoz gibi hormonal değişiklikler depresyona yol açabilir. Problemi anladık, nasıl tedavi edilir? İlaç tedavisinin yanı sıra psikoterapi de depresyon için bir tedavi şeklidir. Depresyonu daha da ilerleyen ve iki tedaviye de yanıt vermeyen kişilerde başka tıbbi yöntemler de uygulanır. İlaçlar kişide en az 2-3 hafta içinde etki göstermeye başlar. İlaçlara başlayıp bu bende işe yaramadı deyip bırakmadan önce en az 1 ay ilaçları düzenli kullanmak gerekir. İlaçları kullanıyorum, terapiye gidiyorum peki başka nasıl kendimi koruyabilirim diyorsanız bol bol koşmak, yürümek veya herhangi bir düzenli fiziksel aktivitede bulunmak size katkı sağlayacaktır.
  2. Anksiyete Bozuklukları: Gelelim çok sık karşılaştığımız anksiyeteye. Anksiyete bozuklukları, aşırı endişe ve korkuyla karakterize edilen rahatsızlıklardır. Kişi; iş, para, kariyer, sınav stresi, aile, arkadaşlar gibi sebepler ile bu kaygı bozukluğuna sahip olabilir. Bu durum her insanda bulunur ve zaman zaman kendini gösterir önemli olan bu durumun miktarı ve tekrarlama sıklığıdır. Anksiyete bozukluğu görülen kişilerde kaygı hissi üst sınırlardadır ve kendini sürekli tekrarlar. Kaygı duyulmayacak durumlarda bile kişi kendini kaygılanırken bulur. Anksiyete kendini sürekli endişe, sinirlilik, uykusuzluk, kalp çarpıntısı, terleme, bulantı ve iştahsızlık şeklinde gösterebilir. Panik bozukluk, sosyal anksiyete bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu bu türün örnekleridir. Yukarıda da açıkladığım gibi her kaygı duyduğumuzda anksiyete bozukluğuna sahip olduğumuz anlamına gelmez. Hayatımızı etkileyecek seviyede ise bir uzman ile görüşüp durumu netleştirmeliyiz. Genelde tedavi yöntemi olarak ilaç tedavisi ve psikoterapi yöntemi tercih edilir. Bu yöntemlerin dışında nefes egzersizleri yapabilir, şimdiye odaklanmaya çalışabilir ve yeni hobiler edinerek kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz.
  3. Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB): Nedir bu obsesif kompulsif bozukluk? Kişinin kontrol edemediği ve işleyişini etkileyen kalıcı, tekrar eden mantık dışı düşünceler, dürtüler ve imgelerden oluşan saplantılar ile anlamsız bir davranışı veya alışkanlığı üst üste tekrar etme yönünde karşı konulmaz dürtülerden oluşan takıntılardan oluşur. (s. 519). Bu takıntılara örnek olarak el yıkamak, bir şeyleri kontrol etmek, saymak ve düzene sokmak gibi durumları söyleyebiliriz. OKB sahibi kişiler kontrol edemedikleri düşünceleri ve korkuları saplantılı halde yaşarlar. Obsesif Kompulsif Bozukluk sebepleri hem çevresel hem de biyolojiktir. Biyolojik kısmında singulat korteks devreye giriyor. Bu korteksin fazla hızlı olması durumunda kişi OKB sahibi olabiliyor. Çevresel faktörlerde ise genellikle taciz, hastalık, sevilen bir kişi kaybı, yaşamda değişiklikler gibi durumlarda birey OKB sahibi olabiliyor. Bazen düşünürüz acaba ışığı kapattım mı, ocağın altı açık mı, fişi çektim mi diye. Bir kere kontrol eder yaşantımıza devam edebiliriz. OKB sahibi kişiler için bu durum aynı olmuyor. Işığı kontrol edip kapalı olduğunu görmelerine rağmen belki on kez daha bakıyorlar, ocağın altını tekrar tekrar kontrol ediyorlar, ellerini ardı adına on yedi kez yıkıyorlar hala kirli olduklarını düşünerek. Kirlenme korkusu da belirtilerin en başta gelenlerindendir. Ek olarak düzen hastalığı, başkasının dokunduğu eşyalara dokunamamak, başka bir insana dokunmaktan rahatsız olma, temizlik takıntısı, bir şeyleri sayma, bir kelimeyi veya ifadeyi içten tekrarlama gibi durumlar da bu belirtilere eklenebilir. Bu bozukluğun tedavisi de ilaç ve terapi ile sağlanır. İlk akla gelen terapilerden biri karşı karşıya getirme terapisidir. Bu terapi, kişinin kurtulmaya çalıştığı kaygı veren olay veya nesnelerle yavaş yavaş karşı karşıya getirilmesini ve kaygı azalana kadar da bu terapinin sürdürülmesini kapsar.
  4. Yeme Bozuklukları: Bireylerin yeme alışkanlıklarıyla ilgili ciddi sorunlara sahip oldukları psikolojik rahatsızlıklardır. Anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza bu kategoriye girer. Belirtiler arasında aşırı kilo kaybı, aşırı yeme ve kusma davranışları bulunur. Anoreksiya, kişinin vücut ağırlığının anormal derecede düşük olması, kişinin kilo almaktan korkması durumudur. Bulimia hastaları ise genelde gizlice, aşırı miktarda, kontrolsüzce yemek yerler. Anoreksiya hastaları da bulimia hastaları da kusma yöntemini kullanarak kilo vermeye çalışırlar.
  5. Borderline Kişilik Bozukluğu: Sınırda kişilik bozukluğu olarak da bilinen borderline kişilik bozukluğu kişinin kendisi ve çevresi hakkında düşünce ve hislerini değiştiren günlük hayatında da ciddi problemlere yol açan bir psikolojik bozukluktur. Bu bozukluk kişinin insan ilişkilerinde istikrarsız olması, kendi özüne dair sorunları olması, duygu ve davranışlarını kontrol etmekte zorlanması olarak kendini gösterebilir. Kişi terk edilme duygusu hissettiğinden dolayı yalnız kalmaya tahammül edemez, ne kadar kalıcı ilişkiler kurmak istese de öfkesini kontrol edememe, sık sık ruh hali değişimleri gibi sebeplerden dolayı çevresinde çok insan bulunduramayabilir. Nedenleri arasında biyolojik faktörler, stresli bir çocukluk, taciz, kayıp yaşamış olmak veya sağlıksız aile ortamında büyümek olabilir. Bu bozukluk kendiliğinden düzelmez ama bir uzmandan yardım alarak kontrol altında tutulabilir. Psikoterapi bu bozukluğun tedavisinde daha öne çıkan bir yöntemidir.

Ben bu yazımda belli başlı psikolojik bozuklukları ele alıp açıklamaya çalıştım. Fakat her bozukluk her insanda aynı etkileri ya da belirtileri göstermeyebilir o yüzden kesin ve net konuşamayacağımız durumlar olabilmektedir. Bu bozuklukları teşhis etmek ve tedavi etmek için bir uzmana danışmak şarttır. Kişinin kendine yapabileceği en büyük iyiliklerden biri psikolojik sağlığını korumaktır. Bazen kontrolümüzde olmayan durumlar olsa da elimizden geldiğince ruh sağlığımızı korumalıyız. Daha kaliteli bir yaşam için sağlıklı bir psikoloji şarttır.

Kaynakça

Plotnik, R. (2009). Psikoloji’ye giriş, değerlendirme ve kaygı bozuklukları. 518-519.

Daha Fazla Göster

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu