24 Kasım Vesilesiyle Öğretmenliğe Bir Bakış
İnsan ve toplum bilimleriyle ilgilenen hemen herkesin sıkça dile getirdiği bir ifadeyle başlamak istiyorum yazıma: “İnsan sosyal bir varlıktır.” En basit hâliyle açıklamak gerekirse bir insan, başka insanlar olmadan yaşama tutunamaz ve hayatını idame ettiremez. Çünkü doğduğumuz andan itibaren başkalarının fiziksel ve duygusal birçok desteğine muhtacız. Sosyal ilişkiler kurarak ve dolayısıyla sosyal zekâmızı kullanarak da yaşamın ilerleyen safhalarında yerimizi alırız. Bunun yanı sıra, sosyalleşmenin nesillerin devamı için bilgi aktarımında da rolü bir hayli kıymetlidir. Aileler, sosyal olarak hayatımızda yerini alıp bahsi geçen fiziksel, duygusal ve sosyal ilişki kurma ihtiyacını sağlayan ve birçok bilginin ilk aktarımını gerçekleştiren önemli bir birimdir. Ailelerden sonra ise bu görevleri, bilhassa bilgi aktarımını gerçekleştiren ve sosyal ilişki içinde bulunduğumuz en belirgin kişiler hiç şüphesiz öğretmenlerimizdir. Hem de öyle kısa bir zaman dilimini de kapsamaz öğretmenlerle ilişkimiz; kreşler, anaokulları, ilkokul, ortaokul, lise ve hatta üniversite dâhil olmak üzere hayatımızın ciddi bir porsiyonunda öğretmenlerle bir arada oluruz ve bizi içinde yaşadığımız dünyaya birçok açıdan hazırlamaya kendilerini adamış kişilerdir.
Öğretmenlik, hiç şüphesiz en kıymetli ve en kritik mesleklerin başında gelir. Öğrenciye aktarılan her bilgi onun zihin dünyasını ve davranış biçimini değiştirme ve geliştirme imkânı verir. Bilgiden kasıt sadece kitabi bilgiyi de kapsamaz. Öğretmenin davranışları, kurduğu diyaloglar, anlatım biçimi, öğrencilere karşı her türlü yaklaşımı da özellikle genç yaşlarda öğrenciler üzerinde ciddi bir etki bırakma potansiyeline sahiptir. Tahmin edileceği üzere bu davranış, yaklaşım veya kitabi bilgiler olumlu olabileceği gibi yapılan herhangi bir yanlış da olumsuz sonuçlar doğurabilir. İşte tam da bu sebeple öğretmenlik kıymetli olduğu kadar kritik ve kimi zaman tehlikelidir. Anne babaların da farkında olduğu bir durumdur bu ve biricik evlatlarını yine de emanet ederler öğretmenlere. Aslına bakarsak ne büyük sorumluluk yüklerler onlara… Çoğu zaman ailelerin öğretmen seçimi için ciddi araştırmalara girdiklerine de rastlarız. Aşırıya kaçıp her konuda fazla titizlenenleri ya da herhangi bir yanlışta öğretmeni ciddi biçimde suçlayanları saymazsak, anne babaların öğretmen seçimi üzerine zaman ve emek harcamasını hoş görmek ve çocuklarının iyiliğini düşündükleri için onları zaman zaman takdir etmek de yerinde olacaktır.
Öğretmenliğin önemini anlamamıza vesile olabilecek bir başka insan özelliği de aslında insanın yönlendirilmeye ihtiyacının olmasıdır. Salt bir bilgi aktarımı, insan için yeterli gelmez. Kimi zaman, birçok farklı unsurun bulunduğu bir durumda, tabiri caizse çok bilinmeyenli bir denklemde, insanın hayata adım atarken vereceği kararlarda, bu unsurları ve bilinmeyenleri derleyip düşünebilecek ve akıl danışılabilecek bir yol göstericiye ihtiyaç vardır. Birçoğumuzun bildiği ve deneyimlediği üzere, iyi bir yol gösterici, insanın hayatını verimli bir biçimde şekillendirebilir. Öğretmenler de çoğu zaman bu görevi seve seve üstlenen ve başta kariyer hayatımız olmak üzere —ki hayatımızın büyük bir kısmını etkiler— birçok alanda bize yol gösteren, ciddi bir saygıyı hak eden büyüklerimizdir. Eğitim sürecimizde karşılaştığımız bir ya da birden fazla öğretmenimiz, hem o süreçte hem de daha sonra kurulan irtibatlarla bizlere yol gösterici olmuştur ya da olmaya devam etmektedir. Öğretmenlerimizle iletişimimizden yavaş yavaş uzaklaştığımız yetişkinlik döneminde, belki de tam olarak bu sebeple daha çok yalpalarız ve bizi yönlendirmesi, en azından alacağımız kararlarda güvenerek danışabileceğimiz insanları sıklıkla ararız fakat çoğu zaman bulmakta güçlük çekeriz.
Son olarak, öğretmenliği sırf meslek sınırları içerisinde düşünmemeliyiz. Aslında bize bir şeyler öğreten birçok insan vardır yaşamlarımızda ve onlar da bir açıdan öğretmen sayılabilir. Gelişmeye açık ve iyi bir dost da kimi zaman bir öğretmendir mesela. Tabii ki yine de bu mesleği tutkuyla ve tüm iyi niyetiyle icra eden kişilerin yeri hep ayrıdır. Sizin de bu yazıyı okurken ya da okuduktan sonra aklınıza gelen “öğretmenim” diyebileceğiniz kim varsa Öğretmenler Günü kutlu olsun. Onları aramayı ve hâllerini, hatırlarını sormayı unutmayın!