Kültür - Sanat

Edward Hopper: Yalnızlık Anlatıları

Belki de farkında olmadan büyük bir şehrin yalnızlığını resmediyordum.

Gece yarısı… Issız bir sokakta bu saatte yanan tek ışık köşedeki kafeden geliyor. İçeride biri kadın olmak üzere dört gece kuşu bulunuyor. Birbirlerinden haberdarlar mı, yoksa sadece o gece o kafede mi bulunuyorlar belirsiz. Aslında birbirlerini tanımaları pek de önemli değil. Hepsi kendi dünyasında, kendi düşüncelerinde kaybolmuş gibi sanki. Kim bu insanlar? Neden bu saatte buradalar? Ne düşünüyorlar?

Bütün bunları anlamak için öncelikle bu tabloya ve sahibine yakından bakalım.

Edward Hopper (1882-1967)

 (Self-Portrait, 1925-1930)

Amerikalı ressam Edward Hopper, 20. yüzyılın en büyük ressamlarından biri olarak anılmaktadır. Hopper, döneminin gözde akımlarını (kübizm, ekspresyonizm ve empresyonizm) benimsememiş, aksine görece eski bir akım olan realizm (gerçekçilik) ile ilişkilendirilmiştir. Yanda bulunan oto portesini (Self-Portrait) de yine bu anlayışla, oldukça gerçekçi ve abartıdan uzak resmetmiştir.

İçinde bulunduğu çağ hem Amerikan tarihi hem de dünya tarihi açısından önemli bir dönemdir. Özellikle art arda gelen iki dünya savaşı, 1930’lu yıllarda yaşanan Büyük Buhran ve sanayileşmenin sonuncunda şehirlerin hızla büyümesi Hopper’ın tablolarındaki atmosfere fazlasıyla yansımıştır (Aldoğan, 2019). Örneğin, yazının en başında bahsedilen tablo Gece Kuşları (Nighthawks) ’nda garsonun başındaki denizci şapkası Pearl Harbor baskınına bir göndermedir.Resimlerindeki genel temalar ise yalnızlık, izolasyon ve modern dünyanın insanı arasında döner. En ünlü eseri Gece Kuşları’nın yanı sıra Otomat, Chop Suey, Mola, Kompartman C Vagon 293 ve New York’ta Bir Oda gibi 800’den fazla eser resmetmiştir.

Zaman ve Yalnızlık

Artık hepimiz Hopper’ın resimleriyiz. – Micheal Tisserand

(Morning Sun, 1952)

Hopper’ın eserleri oldukça sinematik anlardan oluşmaktadır. Buradaki “an” kavramı ise oldukça önemlidir. Tablolarına baktığımızda bir nevi zamanın akışının durduğu anlara şahitlik ederiz. Bir film karesini andıran bu anlar insanı adeta içine çeker ve hapseder, tıpkı tablolarındaki figürler gibi. Hopper, Sabah Güneşi (Morning Sun) tablosunda sabahın erken saatlerinde pencereden dışarı bakan bir kadını resmetmiştir. Kim olduğunu bilmediğimiz bu kadın aslında bizden biridir, belki de bizden başkası değildir. Sabahın dinginliğinde, yüzüne vuran ilk ışıkla uzaklara dalmış halde ne düşündüğünü çözmek belki de bu yüzden göründüğü kadar zor değildir.

Hopper’ın tablolarının birer film karesini andırdığından bahsetmiştik. Bu nedenle beyaz perdeyi etkilediğini öğrenmek de şaşırtıcı olmayacaktır. Ünlü yönetmen Alfred Hitchcock da Hopper’ın etkisi altından kalanlardan. Birçok sahnesinde Hopper’ın tablolarına atıfta bulunan Hitchcock, aynı onun gibi yalnızlık, izolasyon ve kaybolmuşluk temalarını eserlerinde işlemiştir. Aşağıdaki resimlerde görüleceği üzere, Arka Pencere (Rear Window) filminde Hopper’ın Otomat (Automat) tablosundan ilham almıştır. Miss Lonelyheart’ın apartman dairesinde aynı tablodaki kadın gibi tek başına yemek yediği görülmektedir. Her ikisinde de yalnızlık oldukça sıradan bir şekilde gösterilmiştir. Aslında hem Hopper’da hem de Hitchcock’ta gördüğümüz ortak nokta duyguların her zaman kelimelere sığamayacağı gerçeğidir (Gunz, 2009).

(Automat, 1927) / (Rear Window, 1954)

Kelimelerle ifade edilebilseydi, resmetmenin anlamı kalmazdı.

Hopper’ın Mirası: Görünmez Duvarlar

(Rooms by the Sea, 1951)

Gece Kuşları’na dönecek olursak, bu kadar yakın duran figürlerin hepsi bir o kadar da uzaktır birbirlerine. Hepsi kendi düşüncelerine dalmış, birbirinden habersiz orada bulunmaktadır. İçinde bulundukları kafenin ise bir kapısı bile yoktur. Ne içeri nasıl girdikleri ne de nasıl çıkacakları bellidir. Aslında içinde bulunduğumuz toplumda, yanından geçip gittiğimiz birçok insanla bu kafede beraberiz. Aramızdaki görünmez duvarlarla orada vakit öldürüyoruz. Beraber görünüyoruz ama hiç beraber olmadık. Zaman ve mekân paylaşmaktan öteye geçemedik. Kendi küçük dünyalarımızda kaybolduk. Artık hepimiz Hopper’ın bir figürüyüz.

Rüzgâr tüm balıkçıların dostudur zaten. Ama zaman zaman. Deniz de öyle, bazen dost, bazen de düşman. Yatak da… Yatak da dostumdur. Gerçek bir dost. Teselli veren, dinlendiren bir dost. (Hemingway, 1952)

Kaynakça

Aldoğan, A. (2019). Edward Hopper Resimlerinde Amerikan Günlük Hayatının ve Modern Yaşamın İzleri. Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi (42), 243-253. https://doi.org/10.32547/ataunigsed.514986

Gunz, J. (2009). Alfred Hitchcock, Edward Hopper and “Shadow of a Doubt”.  Alfredhitchcockgeek. http://www.alfredhitchcockgeek.com/2009/11/alfred-hitchcock-edward-hopper-and.html

Hemingway, E. (1952). Yaşlı Adam ve Deniz. Bilgi Yayınevi.

Hitchcock, A. (Director). (1954). Rear Window [Film].

Hopper, E. (1927). Automat [Painting]. Des Moines Art Center, Des Moines, Iowa, United States.

Hopper, E. (1952). Morning Sun [Painting]. Colombus Museum of Art, Colombus, OH, United States.

Hopper, E. (1942). Nighthawks [Painting]. Art Institute of Chicago, Chicago, Illinois, United States.

Hopper, E. (1951). Rooms by the Sea [Painting]. Yale University Art Gallery (Yale University), New Haven, CT, US.

Hopper, E. (1925-1930). Self-Portrait [Painting]. Whitney Museum of American Art. New York, NY, United States.

Orhan, E. (n.d.). Edward Hopper – Gece Kuşları (Nighthawks) Tablo İncelemesi. Karnavalesk. https://www.karnavalesk.com/edward-hopper-gece-kuslari-nighthawks-tablo-incelemesi/

Daha Fazla Göster

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu