İnsan HaklarıKadın HaklarıPsikoloji

Erkeklerin Yanında Duran Kadınlar 

Kadın hakları genelde çok konuşulan, üstüne yazılar hatta kitaplar yazılan bir konu. Peki, çözüldü mü? Hiç sanmıyorum. Bir sorunun çözülmesi için onu herkesin sorun hâline getirmesi lazım. İnsanların konu hakkında konuşması, tartışması ve fikir belirtmesi gerekir. Kadın hakları da böyle bir konu. Bir kısmın dert edinip bir şeyler yapmak istediği, bazılarının eşit olmama gibi bir durumun söz konusu olmadığını düşündüğü ve kimilerinin de sistemin olması gerektiği gibi olduğuna inandığı bir konu. Bu düşüncelere sahip her kesimde de kadın erkek karışık. Yani kadınların eşit olması gerektiğini düşünen erkekler de var, her şeyin olması gerektiği gibi olduğuna inanan kadınlar da. 

Peki, burada suçlayabileceğimiz biri var mı? Sadece bir kişi üstüne yıkabilir miyiz bu eşitsizlik durumunu? Eşitsizlik dediğimiz konular neler? Bu sorular, bu konu hakkında düşünürken kafamda belirenlerden bazıları. Kadınların erkeklerle eşit olmadığı en temel yer bence ev içindeki görevler. Bazı evlerde iş bölümü, erkeklerin çalışması, kadınların ise evdeki işlerle ilgilenmesi şeklinde yapılıyor ki bu olağan karşılanabilir; fakat gün boyu mesai saatleri olmadan ev içinde bir şeyler yapan bu kadınlardan bahsederken “ev hanımı” demek yerine “evde oturuyor” şeklinde söz edilebiliyor. Bir diğer konu da “hem evde hem iş yerinde” çalışan kadınlar. İş yerinde mesai bittikten sonra eşleriyle eve dönüp bütün ev işlerini halletmek için oturmayan onlarca kadın var. Üstelik bu çoğunlukla “olağan” karşılanabiliyor. 

Peki, bu durum ne zaman normalleştirildi? Hititler döneminde kararlar veren, eski Türklerde devlette söz hakkına sahip kadınlar ne zaman bu şekilde haksızlıklara uğradı ve bu bir probleme dönüştü? Elbette bunun bir başlangıcı var. Bu konuda Amerika’nın geliştirdiği, kadınları evde kalmaya ve çalışmamaya yönlendiren reklam kampanyaları da var ve bu reklam afişleri gazetelerde, televizyonlarda gösterilmiş. Amerika ve Avrupa’da yaygınlaştırılan bu kampanyalar, çok eskilerden gelen ve tarihçesini tam olarak netleştiremeyeceğimiz “Her başarılı erkeğin arkasında duran güçlü bir kadın vardır.” sözünü destekler ve kullanımını artırır. Bu sözü tam tersine çevirerek söylemeye kalkarsak, böyle bir genellemenin olmadığını fark edebiliriz. 

Daha da geriye gidecek olursak, kadınların sanatta ve bilimde neden erkekler kadar var olamadıklarına dair birçok örnek de mevcut. Üstelik bu örnekler, bildiğimiz, okuduğumuz yazarlar ve ressamlardan. İlk örneğimiz Tolstoy’dan: eşi Sofya aslında çok yetenekli bir ressam ve yazarmış; fakat yazılarının yayımlanması kocası tarafından engellenmiş. Yıllarca Tolstoy’un sekreterliğini yapmış ve yazılarını defalarca kez temize geçirmiş. Ünlü Fransız ressam Le Brun’un kız kardeşi de resim yapıyor ve bu alanda bir şeyler yapmak istiyormuş; fakat ailesi tarafından evlenmeye zorlanmış ve hayallerini gerçekleştirememiş. Heykeltıraş ustası Camille Claudel, Rodin’in sevgilisi ve öğrencisi olarak tanınmış; fakat aslında kendisi de başarılı bir heykeltıraşmış. Yaşadığı dönemin toplumsal baskıları ve ailesinin söylemlerinden ötürü atölyesi dağıtılmış ve akıl hastanesine kapatılmış. Hypatia’nın felsefe ve matematik zekâsı çok iyiymiş ama yine dini ve siyasi baskılar nedeniyle katledilmiş. George Eliot adıyla kitaplarını bastıran Mary Ann Evans’ın kitaplarını erkek ismiyle bastırmasının nedeni ise kendi adıyla basılırsa kitaplarının okunmayacağını düşünmesiymiş. Buna benzer çok örnek mevcut. Günümüzde de istediği şeylerin peşinden koşmaya çalışan kadınların önüne, aileleri ve toplum tarafından aşamayacakları engeller çıkarılıyor. Bugün adını bilmediğimiz onlarca, belki de yüzlerce kadın, içlerinde yapmak isteyip yapamadıkları tutkularını bastırarak yaşamaya devam ediyorlar. 

Bu aşırı kısıtlama hâli tüm kadınlar için geçerli olmasa da her kadını bir şekilde etkiliyor. Hayatlarında bu eşitsizlikleri sanki şeffaf bir battaniyeyle örtülmüş gibi yaşayan kadınlar aslında her şeyin farkında. Tüm kadın ve erkeklerin yan yana durduğu, kadınların başarılara veya istedikleri mesleklere ulaşmak için iki katı çaba sarf etmediği, eteklerin boyunun değil akılların içinin daha önemli hâle geldiği günler umarım çok uzak değildir.  

Kaynakça

Kapak Fotoğrafı: Globert. (n.d.). Women [Fotoğraf]. Pinterest Globert panosundaki Pin 

Daha Fazla Göster

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu