Schadenfreude’yı Hissetmek

Schadenfreude kavramı günlük hayatta pek aşina olmadığımız ama yaşadığımız düzenin içinde hayli yeri olan bir duygu. Bu duyguyu Türkçeye, başkasının başına gelen kötü bir olaydan, başarısızlıktan zevk almak şeklinde çevirebiliriz. Sıklıkla olmasa da hepimizin bu duyguyu hissettiği anlar vardır. Bu yazıda bu kavramı ele alıp kendi düşüncelerimle harmanlayarak anlatacağım.
Hepimiz birer schadenfrudist olma potansiyeline sahibiz. Hatta bir diğer deyişle bu duyguyu küçük yaşlardan itibaren yaşamaya maruz bırakıldığımız örnekler oldukça fazla. Bunlardan ilki de yaşadığımız stresli sınav dönemleri. Komşunun çocuğuyla, sınıf arkadaşlarımızla notlarımızın kıyaslandığı “O senden daha başarılı.” cümleleri.

Çocukluğumuzda duyduğumuz cümlelerin yaşamımıza etkisi oldukça fazla. İç sesimiz, çocukluğumuzda ebeveynimizin bizimle konuştuğu şekildedir. Bu noktada, ebeveynin hep başkalarıyla kıyasladığı çocukların büyüdükçe kendisini başkalarıyla kıyaslaması maalesef çok normal. Bu farkındalığa eriştiğimizde her ne kadar anne babalarımıza suçlayıcı bir bakış açısıyla bakmakta haklılık payımız olsa da onları sistemin bu kıyasa ittiğini söylemek mümkün.
Bu kıyaslanma sonucunda agresyon duygumuz gelişir. Nihayetinde, birinin başına kötü bir şey geldiğinde bu durum bizim daha iyi bir konuma erişmemize vesile olduğunda “Adalet yerini buldu.” şeklinde düşünmemize yol açabilir. Bu düşünce de önce bireyde sonrasında toplumda çok kuvvetli etkilere sahiptir.
Bundan bahsetmeden önce, bu duyguyu hissettiğimiz zaman beynimizde hangi bölgenin aktifleştiğine bir bakalım. 2015 yılında Almanya’nın Würzburg Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre bu duyguyu, beynimizin nucleus accumbens bölgesi bir diğer deyişle ödül/ceza sisteminin işlediği kısmın aktifleşmesiyle hissederiz. Bu kısım aktifleştiğinde empati seviyemiz düşer. Deneyin sonucuna göre, kavramın bilimsel bir dayanağı olduğunu söyleyebiliriz.
Scahdenfrude’ya önce nispeten olumlu tarafından bakacak olursak bankada insanlara kötü davranan birinin kartının bankamatikte kalması veya kaba bir tır şoförünün radara yakalanarak ceza alması bize bu duyguyu hissettirebilir. Yaşadığımız haksızlıklar karşısında bu duyguyu hissetmemiz normal karşılanabilir.
Tabii olumsuz yönleri ve sonuçlarının daha fazla olduğunu söylemek mümkün. Bu konuda verilebilecek örnek çok fazla. İlk olarak siyasette, bu duygunun varlığı bir hayli hissediliyor. Siyasetçiler öne çıkmak adına birbirlerinin ayağını kaydırmaya çalışıyor. Yine benzer bir örnek, iş yerlerindeki rekabet. Şirketlerde, daha üste çıkmak ve daha çok maaş almak için birbirini geçme çabası oldukça fazla. Tabii bu yükselme uğraşları çoğunlukla emek verilerek değil başkasının açığını yakalamaya çalışarak yapılıyor.
En bilindik ve hemen hemen her gün içinde olduğumuz örnek, sosyal medya linçleri. Güncel ve önüne geçilmesi ne yazık ki imkansız bir konu. Neredeyse her gün içerik üreticilerine ve toplumsal figür olarak gördüğümüz kişilere kırıcı ve ağır eleştiriler içeren yorumlar yapılıyor. Bu yorumları yapan kişiler çoğunlukla isimlerinin belli olmadığı, fotoğraflarının gözükmediği sayfalar açıyorlar, yorumlarını da bu sayfalar üzerinden yapıyorlar. Bir noktada başkasını bu şekilde eleştirerek kendilerini tatmin ediyorlar diyebiliriz. Bu durum da Schadenfreude’nın hayattan örneklerinden biri. Peki biz bu duyguyu hiç mi yaşamamalıyız? Elbette yaşadığımız anlar olacak, bu çok doğal. Sadece bunun farkında olarak ve bir noktada ipleri kendi elimize alarak bunu başarabiliriz. Davranışlarımızı iki kere düşünüp, sonuçlarını hesaba katarak ve bu duygunun varlığını bilerek yaşamak hayat kalitemizi artırır. Aynı zamanda schadenfreudistlerin arasında yaşamamızı kolaylaştırır!
Referanslar
Psychology Today. (n.d.). Schadenfreude. Retrieved May 4, 2025, from https://www.psychologytoday.com/us/basics/schadenfreude
Watt Smith, T. (2020). Schadenfreude: İnsan ruhunun karanlık neşesi (T. Çetinkaya, Trans.). Kolektif Kitap. (Original work published 2018)
Texas A&M Study Abroad, Scahdenfreude (Pinterest post).