Psikoloji

Tüm İnsanlığın Ortak Deposu: Kolektif Bilinç ve Kolektif Bilinç Dışı

En temelde insanlık olarak ortak bir tarihe sahibiz. Homo sapiensten beri biriken, değişen ve dönüşen bir bilgi/düşünce dünyası var, peki bu düşünceler ve bilgiler bulutu bir yerde depolanıyor ve her birimizin zihninde yaşıyor olabilir mi?

Kolektif Bilinç

Kolektif bilinç kavramı ilk olarak Durkheim tarafından ortaya atılmıştır. Genel manada insanlığın ortak bilgi birikimini ifade eder ve kişilerden bağımsız olarak var olur. İnsanların bireysel tarihlerini yazmalarından farklı olarak kolektif bilinç her nereye gidilirse gidilsin hep aynıdır. Çölde yaşayan bir insan ve kutuplarda yaşayan bir insan aynı kolektif bilince sahiptir. Ne kadar ilginç görünse de tüm insanların taşıdığı ortak özelliklere baktığımızda kabul edilebilir bir kavram hâline gelebiliyor. Durkheim bu bilinci “toplumun ruhu ve numunesi” olarak tanımlar.

Bu birikim ile oluşan ve nesilden nesile, insandan insan aktarılan bilince herkesin kattığı ve katmaya devam ettiği noktalar mutlaka vardır. Asırlar önce öğrenilen bir bilginin ve onun gelişmiş hâlinin aynı depoda olduğunu düşünmek ve bu deponun anahtarının elimizde olduğunu bilmek kendimizi bir yere ait hissetmemize yardımcı olabilir. Aynı zamanda bizim koyduğumuz bilgi ve düşünce yapılarının da diğer nesiller tarafından erişilebilir, farkında olmasalar dahi işlenebilir olduğu farkındalığıyla hareket etmek insana önemli bir değer katar: sorumluluk bilinci. 

Terimin bir diğer önemli yönü de insanları farklılıkları kabullenmeye yönlendirebilecek olması. Farklı kıtalarda, ülkelerde hatta şehirlerde yaşayan insanlar birbirlerini yabancı olarak görüp ötekileştirebiliyor. Oysa duruma kuş bakışı bakıldığında alt kültürlerin hepsini kapsayıcı bir ortak akıl, kolektif tasavvur olduğunu fark edebilirse insan daha çok aynılıklara odaklanabilir. Meselenin önemi anlaşılmış olacaktır ki 2016 yılında TEDXISTANBUL tarafından “Kolektif Bilinç” temalı bir program düzenlenmiş ve gelecek nesillere daha iyi ve sağlıklı bir dünya bırakabilmek temel yaklaşım olmuştur.

Kolektif Bilinç Dışı

Tüm bu bakış açısına ek olarak Carl Gustav Jung kolektif bilinç kavramına psikolojik bir perspektif kazandırmış ve kolektif bilinçaltı/bilinç dışı üzerine çalışmalar yapmıştır. Bu kavram elbette Durkheim’in ortaya attığı ile çok benzerdir, Jung sadece her konuda olabileceği gibi insan psikolojisi ile duruma tanımlamalar ve açıklamalar getirmeye odaklanmıştır.

Bu kolektif mantığı kavrayabilmek için ilk bakılması gereken şey kişisel bilinçaltı kavramdır. Kişisel bilinç dışı, tamamen bireyin kendisi ile alakalıdır, herkes için özel ve biricik bir yapılanma ve depolanmadır. Bu deponun içerisinde bireyin bastırılmış hisleri, detayları ve içeriği unutulmuş anıları ve deneyimleri bulunabilir. Bu tanımı kolektif bir düzleme getirdiğimizde ise bu içeriklerin bireye özel değil insanlığa ait olduğu bir depodan bahsedildiği anlaşılabilir. 

“Kolektif bilinç dışının kapısı kişisel bilinç dışının bilincine varmakla açılır.” (Jung)

Bu ortak havuzun olabileceği ise insanlığın ırk-kültür farkı gözetmeksizin paylaştığı özelliklere bakılarak anlaşılabilir. Görülen rüyaların farklı içeriklerde de olsa ortak ögeler içermesi, nesiller boyu anlatılan efsaneler ya da masalların aynı ‘mantık’ ile üretilmiş olması ve bambaşka dinlere inanılsa dahi bu dinler için yapılan ritüellerin ortak noktaları ve coşkuları bulunması Jung’a göre bu ortak, kolektif bilinç dışının birer yansımasıdır.

Daha Fazla Göster

Meldanur Bekar

Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde Psikoloji bölümünde üçüncü sınıf öğrencisiyim ve genel olarak dezavantajlı gruplar ve azınlıklarla ilgili çalışmayı hedefliyorum. Özellikle kültürel psikoloji, göç psikolojisi ve savaş psikolojisi gibi alanlar benim ilgi odaklarım arasında bulunmakta.

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu