Psikoloji Perspektifinden Dostluk
Hayatımızın zor günlerini kolaylaştıran güzel günlerini daha anlamlı hale getiren insanlar, herkes için büyük anlam ifade ederler. İnsanlığın var oluşundan beri bireyler, aile kurumunun dışında da birliktelikler oluşturur; aynı yolda yürüdüğünü düşündüğü kişileri farklı bir yere koyarlar kalplerinde. Bu yoldaşlık yani arkadaşlık, hepimizin hayatında belli noktalara dokunmuş ve dokunmaya devam eden bir birlikteliktir. Psikoloji bilimi, bizlerin hayatına küçük ya da büyük etkiler bırakan her şey ile iç içedir. Psikoloji, içinde yaşadığımız hisler dünyasını anlayabilmek için her bir parçamıza ayrı ayrı odaklanır. Bu noktada psikolojinin hepimiz için çok büyük bir önem ifade eden dostluk için de konuşacağı şeyler elbette vardır. Bu yazıda genel olarak arkadaşlık ve dostluğun psikolojisinden bahsedeceğim.
The Two Sisters – Pierre-Auguste Renoir
Arkadaşlık kavramı üzerine yıllar içerisinde çokça tanımlama yapılmıştır. Bu tanımlamalar arasından karşılaştırma yapan Yager (2003:27) şu 4 temel esası belirlemiştir:
- En az iki kişi arasında olabilir ve bu kişilerin aralarında kan bağ yoktur.
- İsteğe bağlı ya da gönüllüdür.
- Resmi bir kontrata bağlı değildir.
- Karşılıklıdır.
Yıllar içerisinde arkadaşlık üzerine pek çok çalışma yürütülmüş ve kuramlar yazılmıştır. İşte arkadaşlık üzerine konuşan psikolojik kuramlardan bazıları:
Benlik-Seçim Kuramı (Self-Disclosure Theory)
Benlik-Seçim Kuramı genel manada arkadaşlık ilişkilerinde kişisel bilgi paylaşımının önemi üzerinde durmaktadır. Kişiler karşılıklı güven, bağlılık ve derin ilişkiler kurmak için düşünce ve duygularını birbirlerine açma eğilimindedirler. Bu noktada meseleyi daha iyi anlamak için kendi hayatlarımızdaki örneklerini incelemek de çok verimli olacaktır.
Üzüldüğümüz, sevindiğimiz, duygulandığımız yahut heyecanlandığımız anlarda bu duyguları karşı taraf ile paylaşmak hem bizim zihinsel ve ruhsal durumumuzu rahatlatır hem de karşı tarafa verdiğimiz değeri gösterir. Nasıl mutluluk verici bir haberi herhangi birine bildirmiyor da belli kişilerle paylaşıyorsak aynı özeni karşıdan görmeyi beklemek de çok olağandır.
Arkadaş,
Sen
Yaşamın daha güzel bir biçimi için
Kavga ediyorsan
Eğer
Söyle ben de yanı başındayım.– Nazım Hikmet
Karşılıklılık Kuramı (Reciprocity Theory)
Benlik-Seçim Kuramını açıklarken karşılıklılığın öneminden de bahsetmiştim. Bilgi ve duygu akışı, ilişkileri oluştururken tek taraflı olmamalıdır. Zaten sağlam ve derin arkadaşlıkların kurulması için temel ilkelerden biri de “karşılıklılıktır.” Bu kavramı skor tutma gibi bir açıdan ziyade karşılıklı değer ve önem vermek olarak anlamak daha sağlıklı olacaktır.
Bir arkadaşlık ilişkisi inşa ederken kendi hayatımızdan bir üzüntüyü paylaşıyorsak karşı taraftan da üzüntülü anlarında bizi aramasını ve bize içini dökmesini bekleriz. Bu durum arkadaşımıza verdiğimiz değerin anlamsız ve karşılıksız olmadığının nişanesi olarak görülür.
Yakınlık Kuramı (Proximity Theory)
Yakınlık Kuramına göre insanlar fiziksel olarak yakın mesafede bulundukları kişilerle yakın arkadaşlık ilişkileri kurmaya daha yatkındır. İş yeri, okul, apartman gibi alanlar örnek olarak verilebilir. Fiziksel mesafe arttıkça arkadaşlık kurma olasılığı azalmaktadır. Bu konuda sosyal psikolojide birçok deney bulunmaktadır. En çok bilinenlerden biri “kapı komşusu etkisi” deneyidir.
Tekrar deneyimlerimize baktığımızda, hayatımızda olan birçok arkadaşımızın yakın fiziksel mesafelerde bulunduğunu ve paylaşım yapmanın kolay olduğu kişilerden oluştuğunu görebiliriz.
Nightawks – Edward Hopper
Benzerlik İlkesi (Similarity Principle)
Benzer değer algıları ve hayat tarzları, kişileri birbirine yaklaştıran önemli bir unsurdur. Hayatımızı paylaşırken karşıda bize bakan bir çift göz tarafından anlaşılmak paha biçilmez bir durumdur. Bu sebeple hayata ortak bir pencereden bakabilen kişiler arkadaşlık ilişkilerini daha kolay ve derin kurabilirler. Bu kuram “zıt kutuplar birbirini çeker” mottosunun antitezidir.
Herkes hayatında farklı şeyleri deneyimliyor olabilir. Zıt olup dostluk bağı geliştirmek de gayet olağandır. Fakat bu ilkeye göre benzerlik arttıkça arkadaşlık ilişkileri oluşturmanın olasılığı da artmaktadır. Bireysel deneyimler çok büyük önem taşısa da genel ilke bunu göstermektedir.
Bağlanma Teorisi (Attachment Theory)
Bahsedeceğim son teori olan bağlanma teorisine göre ise arkadaşlık ilişkilerinin temelinde çocuklukta ebeveynler ile kurduğumuz bağlanma biçimlerinin önemli bir yeri vardır. Bu bağlanma biçimleri arkadaşlık sürecine de yansır ve gün yüzüne çıkar. Peki, nedir bu bağlanma biçimleri:
- Güvenli Bağlanma
- Kaygılı Bağlanma
- Kaçınan Bağlanma
Bahsettiğim bağlanma biçimlerinden genelde romantik ilişkiler üstünde durulurken bahsedilir fakat arkadaşlık düzlemindeki ilişkilerde de yeri vardır. Bu bağlanma biçimlerini bilmek ve farkındalık kazanmak da kişiyi ilişkilerinde daha iyi ve daha sağlıklı bir noktaya getirebilir.
Yukarıda bahsettiğim teori ve ilkeler belki de bazılarınız için insanlığın tarihi ile eşdeğer olan dostluk adına bir başlangıç sayılabilir. Hayatımızın çoğunda etkisi olan ve değişime sebebiyet veren arkadaşlık kurumunu anlamak hiç de kolay değildir. Fakat bu yazıyı kişisel farkındalıklar noktasında bir başlangıç sayılabilirsiniz.
Sonuçta yalnızlıkla dolu bir çağda arkadaşlık ilişkisi kurabilmek ve onu koruyabilmek için çaba sarf etmek bile çok değerli olsa gerek…
Kaynakça
Yager, J. (2003). Arkadaşlık Acıtmaya Başladığında. (A. Mercan, Çeviri Ed.). İstanbul: Beyaz Balina Yayınları.