Hayvan Hakları

HAYVANLARIN SİHİRLİ GÜCÜ

Hayvan sahiplenme düşüncesi çocukluğumuzun bir döneminde birçoğumuzun aklında dönüp durmuştur. Sonsuz bir oyun arkadaşlığı ve gerçek dostluğun cazibesi söz konusu olunca bu çok da şaşırtıcı değil tabii. Ülkemizde köpekler ve kedilerle dolu bir ortamda yaşıyor olmak bu sevgiye sevgi katıyor elbette. Her köşebaşında karşınıza çıkan kediler, şehir meydanlarında beslediğimiz o güvercinler, kuyruklarını sallayarak size doğru heyecanla koşan köpekler ve daha nicesi… Evrimsel teorilere bakıldığında yaşayan organizmalara dikkat yöneltmenin hayatta kalma şansını artırdığı söyleniyor hatta! Kısacası hem kalbimizin derinliklerinden gelen o sevgiden hem çok uzun zamandır süren ortak yaşamımızdan hem de evrimden gelen içgüdülerimizden dolayı hayvanlarla iç içe olmak yaşamımızın alışılagelmişi diyebiliriz. Özellikle bir hayvan sahiplenmek hem bizim hem de onların hayatını sayısız noktada geliştirebiliyor. E tabii hayvan sahiplenmek dediğimizde sadece sevgi ve oyunlardan bahsetmiyoruz, onunla gelen birçok sorumluluktan da bahsediyoruz. Tüm o sorumluluklar da endişe verici olabiliyor elbette. Onlar hakkında da pekâla konuşacağız ama önce gelin pozitiflerimizle başlayalım.

İnsanlar sosyal canlılardır ve aynı beslenmek, uyumak gibi sosyalleşmek ve bağ kurmak da bir insan ihtiyacıdır. Hayvanlarsa bu ihtiyaçlarımıza koşulsuz bir şekilde cevap verirler. Onlar insanların sosyal ortamlardan uzaklaşmasını engellemekle de kalmaz kendi varlıklarıyla da aslında kişiyi mutlak bir iletişime iterler. Karşılıksız sevgileriyle insanlara bağlanırlar ve insanların da aynısını yapmasını sağlarlar. Bunun insanlar arası ilişkilerde çok nadir olduğunu düşünürsek gerçekten paha biçilemez bir özellik. Tüm bunların getirisi olarak da yalnızlaşma, izolasyon gibi durumlardan kişiyi uzaklaştırabilirler. Evcil hayvanların hayatlarımızı daha yaşanır hâle getirdiğini, bizi sürekli hayata daha da adapte ettiğinin canlı örneğini pandemide dünyaca tecrübe etmiş zaten.

Tüm bunlar araştırmacılar tarafından da fark edilmiş olacak ki son yıllarda hayvanların insanların mental sağlığına olan katkılarıyla ilgili literatür de gitgide genişliyor, hayvanların hayatımıza katkıları bilimsel olarak ispatlanıyor. Örneğin Martin ve meslektaşları (2021) tarafından yürütülen bir çalışma, köpek sahiplerinin daha yüksek sosyal destek algısına sahip olduğunu raporladı.

Hatta ve hatta köpek sahiplerinin depresyon seviyesinin daha düşük olduğunu da gösterdi! Bu kadarla da sınırlı değil; araştırmalar hayvanlarla vakit geçirmenin anksiyeteyi azalttığını ve sakinleştirici etkisi olduğunu da ortaya koymuş, hatta bunda hayvanlarla bağ kurmayı sağlayan oksitosinin etkisi olabileceği raporlamış (Kruger & Serpell, 2010; Nagasawa vd., 2009). Oksitosin ne mi? Oksitosin, vücutta stresle ilişkili sistemlerdeki aktiviteleri azaltıcı rol oynayan bir hormon. Yani hayvanlarla iletişime geçtiğimizde, bakıştığımızda bile vücudumuz rahatlamaya başlıyor. Bitmedi, evcil hayvan sahiplenmenin empatiyi geliştirdiği de kanıtlanmış (Kruger & Serpell, 2010)! E tabii, bir evcil hayvanın istek ve ihtiyaçlarını anlamaya çalışmak kişinin tüm canlılara kucaklayıcı bir empatiyle yaklaşmasını sağlıyor olabilir. Tüm bu artılara ve daha nicesine baktığımızda her şey harika gözüküyor ama bazı problemler de olmalı o zaman, değil mi? Bir canlının maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılayabilmek tahmin ettiğimizden daha zorlu olabiliyor… Yemi, suyu ve tuvaleti gibi maddi yükler bir yana hayvan beslemek aynı bir insan gibi özel ilgi, sevgi ve şefkatle yaklaşılmasını gerektiriyor. Yani bir evcil hayvan düşündüğümüzden daha büyük bir sorumluluk ve kesinlikle bir oyun arkadaşından daha fazlası. Bu sebeple insanların hayatını birçok yönden ne kadar zenginleştirdiğini anlatırken de herkesin evcil hayvan sahiplenmesi gerektiğini söylemeye çalışmıyorum aslında. Böyle bir sorumluluğun altından herkes kalkabilecek diye bir şey yok ama unutmayın ki hayvanlarla vakit geçirmenin tek yolu hayvan sahiplenmek de değil.

Şayet bir evcil hayvanın maddi ve manevi sorumluluğunu taşıyamayacağınızı düşünüyor ama tüm bu güzelliklerin bir parçası olmak istiyorsanız yapabileceğiniz birçok şey var; sokaktaki hayvanlarla vakit geçirebilir, onlara yol arkadaşı olabilirsiniz. Dahası ülkemizin birçok yerinde sayısız hayvan barınağı var ve her ne kadar üzücü olsa da oradaki canların durumu çok da iyi değil… Arada sırada oraları ziyaret edebilir, onlarla vakit geçirebilir, onların hayatına dokunabilirsiniz. Bu sayede hayvanların sihirli dünyasına katılıp bize sundukları o büyüleyici evrenden faydalanırken hem kendinize hem de onlara türlü katkılar sunabilirsiniz. Kısacası diyeceğim o ki çok eskiden beri bizlere sundukları o karşılıksız dostluk, kabullenme, empati ve sevgi çemberine dahil olmak düşündüğünüzden daha kolay. Onlar bizim hayat boyu hep dostumuz, desteğimiz ve ailemiz oldular, olmaya devam edeceklerine hiç şüphe yok.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu